
Gebelikte Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi: Prenatal Genetik Tanıda Modern Yaklaşım
Amniyotik sıvıdan kromozom analizi, prenatal tanı sürecinde uygulanan invaziv genetik testlerin en önemlilerindendir. Özellikle fetal kromozomal anomalilerin doğrudan saptanmasına imkân tanıması açısından, klinik karar alma süreçlerinde kritik rol oynamaktadır. Günümüzde bu analiz, sadece Down sendromu gibi sık rastlanan trizomileri değil, aynı zamanda yapısal kromozom bozukluklarını da belirlemeye olanak sağlar.
Prenatal Tanının Temel Taşı:
Amniyosentez ve Karyotip Analizi
Klasik
karyotipleme, prenatal tanıda standart yöntemdir. Bu işlem, amniyosentez
ile elde edilen amniyotik sıvıdan izole edilen fetal hücrelerin kültüre
edilmesi ve ardından kromozom yapılarının incelenmesiyle gerçekleştirilir.
Amniyosentez
prosedürü, 16.
gebelik haftasından itibaren uygulanabilmekte olup, fetal anomaliler açısından
risk taşıyan gebeliklerde önerilmektedir. Bu işlem sırasında ultrason eşliğinde
anne karnından amniyotik boşluğa girilerek sıvı alınır. Bu sıvı, fetal kökenli
epitel hücreleri içerdiğinden, genetik analiz açısından yüksek değere sahiptir.
Kromozom Analizinde Teknik Aşamalar
Amniyotik
sıvı örneği laboratuvara ulaştıktan sonra şu aşamalardan geçer:
- Hücre izolasyonu ve kültürü: Amniyotik hücreler, uygun
kültür ortamında çoğaltılır. Bu süreç genellikle 7 ila 14 gün sürer.
- Metafaz hazırlığı: Hücre bölünmesinin metafaz
evresinde kromozomlar en yoğun halde bulunur. Bu evreye ulaştırılan
hücreler sabitlenerek mikroskop altında analiz edilir.
- Karyotipleme: Her bir hücrenin kromozom
sayısı (normalde 46) ve yapısı kontrol edilir. Numerik veya yapısal
anomaliler bu aşamada saptanır.
Klasik
karyotiplemeye ek olarak, FISH ve mikrodizi (array CGH)
teknikleri, daha küçük kromozomal değişiklikleri tespit etmekte kullanılabilir.
Saptanabilir Kromozomal Bozukluklar
Karyotip
analizi ile tespit edilebilen başlıca anomaliler şunlardır:
- Sayısal anomaliler:
- Trizomi 21 (Down sendromu)
- Trizomi 18 (Edwards sendromu)
- Trizomi 13 (Patau sendromu)
- Cinsiyet kromozomu anomalileri
(45,X; 47,XXY)
- Yapısal anomaliler:
- Delesyon (kromozom parçası
kaybı)
- Duplikasyon (kromozom parçası
fazlalığı)
- İnversiyon
- Translokasyon
Özellikle
dengeli translokasyonlar taşıyıcısı olan anne veya baba söz konusuysa, bu
durumun fetüse aktarılıp aktarılmadığını belirlemek açısından kromozom analizi
büyük önem taşır.
Analiz Sonuçlarının Klinik Önemi
Karyotip
analiz sonuçları genellikle üç grupta sınıflandırılır:
- Normal karyotip: 46,XX veya 46,XY — Genetik
olarak normal bir kromozom dizilimi.
- Patolojik karyotip: Trizomi, monosomi veya yapısal
bozuklukların tespiti.
- Varyant karyotip: Klinik önemi tam olarak
belirlenemeyen ancak izlenmesi gereken bulgular (örneğin polimorfik
varyantlar veya mozaiklik).
Mozaiklik, bazı hücrelerde anormal karyotip
bulunması durumudur ve genetik danışmanlık sürecini karmaşıklaştırabilir.
Moleküler Tekniklerle Desteklenmiş
Tanı
Klasik
kromozom analizi, yaklaşık 5-10 Mb boyutundaki değişimleri tespit edebilir.
Ancak submikroskopik delesyon veya duplikasyonlar için daha hassas
yöntemlere ihtiyaç duyulur. Bu noktada:
- Array CGH (Mikrodizi Genomik
Hibridizasyon):
Kromozom düzeyinde yüksek çözünürlüklü tarama sağlar.
- FISH: Spesifik kromozomal bölgeler
hedeflenerek hızlı sonuç alınabilir (örneğin Down sendromu için 21.
kromozom probu).
Bu
yöntemler, yüksek çözünürlükleri sayesinde özellikle tarama testlerinde şüpheli
sonuçlar alınan gebeliklerde tercih edilir.
Güvenilirlik ve Sınırlamalar
Amniyotik
sıvıdan yapılan kromozom analizi, %99’un üzerinde duyarlılığa ve özgüllüğe
sahiptir. Ancak bu test, tek gen mutasyonlarına bağlı hastalıkları
belirleyemez. Örneğin:
- FMR1 gen mutasyonları (Fragile
X sendromu)
- CFTR mutasyonları (Kistik
fibrozis)
- SMN1 gen silinmeleri (SMA)
Bu tür
durumlar için hedefe yönelik moleküler testler uygulanmalıdır.
Riskler ve Etik Değerlendirme
Amniyosentez,
her ne kadar güvenli bir işlem olsa da, düşük riski taşır. Bu risk genellikle %0.1
- %0.3 aralığındadır. Bu nedenle işlem öncesinde mutlaka detaylı genetik
danışmanlık verilmelidir. Ayrıca, analiz sonuçları gebelik süreci hakkında
kritik kararlar alınmasına neden olabileceğinden, etik ilkeler doğrultusunda
değerlendirme yapılması gerekir.
Sonuç ve Klinik Uygulamalar